İYİ Parti Afyonkarahisar Manifestosu: Sessiz İsyanın Sesi

SİYASET
 

İYİ Parti Afyonkarahisar Manifestosu: Sessiz İsyanın Sesi

Sessizliğin, sabrın ve emeğin şehri Afyonkarahisar’da bir değişim rüzgârı esiyor. Bu sessizlik, biriken öfkenin, bastırılmış hayal kırıklıklarının ve yoksulluğun ağırlığı altında bir çığlığa dönüşüyor. Türkiye’nin dört bir yanında, halkın sessiz isyanı yükseliyor.
Sessizliğin, sabrın ve emeğin şehri Afyonkarahisar’da bir değişim rüzgârı esiyor. Bu sessizlik, biriken öfkenin, bastırılmış hayal kırıklıklarının ve yoksulluğun ağırlığı altında bir çığlığa dönüşüyor. Türkiye’nin dört bir yanında, halkın sessiz isyanı yükseliyor. Sokakta karşılaştığınız her yüzde aynı yorgunluk var. Pazarcı, satılmayan domatesleri çöpe atarken soruyor: “Müşteri alamıyorsa, neden ben ziyan ediyorum?” Çiftçi, şafakta tarlasında umutsuz: “Üretiyorum, ama maliyetimi bile karşılayamıyorum. Ülkemde üretmek cezalandırılıyor.” Emekli, çay parasını denkleştirirken titriyor: “30 yıl çalıştım, şimdi kirayı mı, ilacı mı ödeyeyim?” Gençler ise umutsuz: “Bu ülkede hayal kurmak yasak. Kalsak yaşamak zor, gitsek dönmek zor.” Bu sözler bireysel yakınmalar değil, bir milletin içten içe büyüyen isyanıdır. Bir Milletin Feryadı Bu ülke, bir zamanlar alın terinin karşılığını aldığı, çalışanın başını dik tuttuğu bir yerdi. Şimdi ise: Çiftçi kaybediyor. Emekli yoksullaşıyor. Esnaf kepenk kapatıyor. Gençler umutsuz. Kadınlar hayatta kalmak için mücadele ediyor. Çocuklar yoksulluğa doğuyor. Artan vergiler halkı eziyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları maaşları yutuyor. Temel ihtiyaçlar lüks oldu. Kırmızı et çocuklar için kitaplarda kaldı, mazot çiftçiye hayal, ev sahibi olmak orta sınıfın bile rüyası değil. Halk geçim derdindeyken, birileri saraylarda, şatafatlı sofralarda, israf içinde yaşıyor. Kimileri beş maaş alırken, kimileri ay sonunda ekmek alamıyor. İYİ Parti’nin Sözü Biz İYİ Parti olarak bu çığlığı sadece duymuyor, onun ta kendisi oluyoruz. Halkın feryadı, bizim yol haritamızdır. Bu gerçekleri görmezden gelenler, milletin vicdanında mahkûm olacak. Biz, halk için çalışan, halkla yürüyen bir siyaset anlayışıyla geliyoruz. Yalnız değilsiniz. Unutulmadınız. Terk edilmediniz. Bu ülke sahipsiz değil, bu millet çaresiz değil. Karanlık bitecek, güneş yeniden doğacak. İYİ Parti olarak söz veriyoruz: Emeklilere insanca yaşam, Gençlere umutlu gelecek, Çiftçilere alın terinin hakkı, Kadınlara özgürlük ve eşitlik, Tüm Türkiye’ye adaletli bir düzen. Afyon’un sesi Türkiye’yi saracak. Biz bu sesin arkasında değil, ta kendisiyiz! Türkiye’nin Susturulan Sesleri 1. İşsizler Hükümetin istihdam vaatleri kâğıt üzerinde kaldı. Milyonlarca insan, özellikle genç mezunlar, işsizliğe mahkûm. Seslerini yükseltenler “sabredin” denilerek susturuluyor ya da fişleniyor. Hükümet, işsizleri “tembel” diye yaftalayarak kendi başarısızlığını örtüyor. Torpil düzeni liyakati eziyor, bir nesil umutsuzluğa sürükleniyor. 2. Ev Hanımları Ev ekonomisini ayakta tutan kadınlar, artan gıda ve barınma maliyetleri altında eziliyor. Pazarda fiyat sormaktan korkar hale geldiler. Yıllarca süren emekleri, “evde geçen hizmet süresi” tanınmayarak yok sayılıyor. Seslerini yükselttiklerinde “aile mahremiyeti” bahanesiyle susturuluyorlar. Sosyal güvence olmadan bağımlılığa mahkûm edilen kadınlar, ekonomik özgürlükten yoksun. 3. Öğretim Üyeleri Üniversiteler, iktidarın ideolojik baskısı altında özerkliğini kaybetti. Akademisyenler düşük maaşlarla geçim savaşı verirken, eleştirel düşünce “terör” yaftasıyla cezalandırılıyor. Liyakatsiz atamalar ve fon kesintileri bilimi durdurdu. Üniversiteler propaganda merkezi haline geldi. Özgür düşünce susturuldukça, Türkiye bilim değil baskı ülkesi oluyor. 4. Öğretmenler 3600 ek gösterge vaadi tutulmadı, maaşlar enflasyon karşısında eriyor. Öğretmenlerin meslek itibarı zedeleniyor. Atama bekleyenler torpil engeline takılıyor, sendikal haklar tehdit ediliyor. Öğretmenler ders anlatmanın ötesinde memur gibi görülüyor, ses çıkaranlar “devlete başkaldırı” ile suçlanıyor. Öğretmene değer vermeyen sistem, çocuklara umut sunamaz. 5. Nakliyeciler Mazot, yedek parça ve otoyol ücretleri taşımacılık sektörünü bitiriyor. Nakliyeciler, 16-18 saat direksiyon başında çalışsa da geçinemiyor. Sorunlarını dile getirenler “ekonomiyi kötü gösteriyorsunuz” diye tehdit ediliyor. Borçlar ve sağlık sigortası yükü altında ezilen nakliyeciler, yalnız bırakılmış. Lojistik çökerse, üretim zinciri de çöker. 6. Şoförler İnsani olmayan çalışma saatleri ve kötü yol koşulları şoförleri ölümle burun buruna getiriyor. Kazalar “şoför hatası” diye geçiştiriliyor, oysa suç sömürü düzeninde. Düşük maaşlar, sağlık sorunları ve sosyal güvencesizlik şoförleri tüketiyor. Hükümet, onları makine gibi görüyor, insan olarak değil. 7. Engelliler Erişilebilirlik projeleri sadece reklamlarda var. Rampalar göstermelik, iş kotaları kağıt üzerinde. Engelliler, hak değil sadaka muamelesi görüyor. Sosyal yardımlar enflasyonla eridi, temel ihtiyaçları karşılamıyor. Engelliler, ayrımcı politikalar ve fırsat eşitsizliğiyle mücadele ediyor. Asıl engel, devletin duyarsızlığı. 8. Dul ve Yetimler Dul ve yetimler, açlık sınırının altındaki maaşlarla yaşamaya mahkûm. Yakınlarının kaybıyla yoksulluk miras kalıyor. Taleplerini dile getirenler “devleti karalıyorsunuz” diye susturuluyor. Psikolojik ve sağlık destekleri kağıt üzerinde, gerçekte ulaşılmaz. Sosyal devlet, en kırılgan kesimlerini unutmuş durumda. 9. Şehit Yakınları “Vatan size minnettar” sözü, boş bir teselli. Atama ve konut vaatleri unutuldu. Şehit yakınları propaganda malzemesi yapılıyor, ama ihtiyaçları görmezden geliniyor. Psikolojik destek yok, sosyal haklar engelleniyor. Devlet, onlara her gün sahip çıkmalı, sadece törenlerde değil. 10. Muhalif Siyasetçiler İktidar, demokratik rekabeti bastırıyor. Muhalifler, yargı sopası ve medya ambargosuyla sindiriliyor. Meclis’te söz hakları kesiliyor, “hain” yaftasıyla susturuluyorlar. Ama halkın temsilcileri susmaz. Demokrasi, muhalefetin varlığıyla anlam kazanır. 11. Gazeteciler Basın özgürlüğü yok edildi. Eleştirel gazeteciler davalar, cezalar ve hapisle susturuluyor. Basın kartları keyfi iptal ediliyor, medya tek sesli bir propaganda aracı oldu. Gerçekleri yazanlar tehdit ediliyor. Bu, sadece gazeteciliğin değil, halkın bilgi hakkının gaspıdır. 12. Öğrenciler KYK borçları gençlerin sırtında yük, yurt ve kira krizi çaresiz bırakıyor. Kampüslerde polis baskısıyla susturuluyorlar. Eğitim, eşitlik değil ayrıcalık oldu. Gençlerin talepleri “ayak takımı” muamelesi görüyor. Bu sistem, geleceği karartıyor. 13. Emekliler Emekli maaşları açlık sınırının altında, bayram ikramiyeleri göz boyama. Protestolar polis bariyerleriyle engelleniyor. Sağlık giderleri artıyor, emekliler ikinci iş arıyor. Emeklilik, dinlenme değil, hayatta kalma savaşı oldu. Bu, milyonlara reva görülen bir ayıp. 14. İşçiler Asgari ücret enflasyonla eriyor, grev hakkı “güvenlik” bahanesiyle engelleniyor. Sendikalaşmak işten atılma sebebi. İş cinayetleri cezasız, önlemler yetersiz. İktidar, sermayeden yana; işçiler düşman görülüyor. Adalet değil, sömürü büyüyor. 15. Çiftçiler Mazot, gübre ve tohum fiyatları çiftçiyi bitiriyor. Desteklemeler geç veya eksik. Köy dernekleri susturuluyor, tarımsal sigorta yetersiz. Küçük çiftçi yok sayılıyor, gıda güvenliği tehdit altında. Çiftçi susturuldukça köyler boşalıyor, üretim azalıyor. 16. Esnaf Kira ve faturalar esnafın kazancını yutuyor. Borç batağındaki esnaf, nefes kredisi için kuyruklarda. Sesini çıkaranlar denetimlerle yıldırılıyor. Sağlık primleri ödenemez halde. Esnaf, ekonominin omurgasıyken, iktidar tarafından terk edildi. 17. Sanayiciler Yanlış politikalar, enerji zamları ve kur dalgalanmaları sanayiyi eritiyor. Krediler sadece yandaşlara, bağımsız sanayiciler dışlanıyor. Nitelikli iş gücü yurtdışına kaçıyor. İktidar, gerçeklerle yüzleşmek yerine propaganda yapıyor, sanayinin geleceğini karartıyor. 18. Memurlar 3600 ek gösterge vaadi tutulmadı, liyakat ezildi. Maaşlar eriyor, sendikalar baskı altında. Toplu sözleşmeler dayatmayla imzalanıyor. Memurlar ekonomik ve itibar kaybına uğruyor. Bu, kamu hizmetlerini ve devletin işleyişini zedeliyor. 19. Hayvan Yetiştiricileri Yem ve veteriner maliyetleri küçük üreticileri bitiriyor. Hükümet, onları fiyat artışlarıyla suçlayarak sorunları örtbas ediyor. Salgın destekleri yetersiz, sağlık hizmetleri kırsalda yok. Hayvancılık çökerse, gıda güvenliği ve kırsal yaşam da çöker. 20. Sendikacılar Toplu pazarlık hakkı tanınmıyor, grevler engelleniyor. Sendika liderleri fişleniyor, baskıyla sindiriliyor. Emekçilerin hak talepleri öteleniyor. İktidar, sendikaları etkisizleştirerek sermayeyi koruyor. Bu, sosyal barışı ve adaleti tehdit ediyor. İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı olarak, toplumun her kesiminden yükselen feryadı duyuyoruz. Hükümetin ekonomik başarısızlığı, sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar ve hak gaspları gizlenemez. Baskılara boyun eğmeyeceğiz. Milletimizin hakkını savunmaya devam edeceğiz. Değişim zamanı geldi. Adalet, eşitlik ve fırsatlarla dolu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Afyon’un sesi, Türkiye’nin umudu olacak!
Sessizliğin, sabrın ve emeğin şehri Afyonkarahisar’da bir değişim rüzgârı esiyor. Bu sessizlik, biriken öfkenin, bastırılmış hayal kırıklıklarının ve yoksulluğun ağırlığı altında bir çığlığa dönüşüyor. Türkiye’nin dört bir yanında, halkın sessiz isyanı yükseliyor.

Sessizliğin, sabrın ve emeğin şehri Afyonkarahisar’da bir değişim rüzgârı esiyor. Bu sessizlik, biriken öfkenin, bastırılmış hayal kırıklıklarının ve yoksulluğun ağırlığı altında bir çığlığa dönüşüyor. Türkiye’nin dört bir yanında, halkın sessiz isyanı yükseliyor.

Sokakta karşılaştığınız her yüzde aynı yorgunluk var. Pazarcı, satılmayan domatesleri çöpe atarken soruyor: “Müşteri alamıyorsa, neden ben ziyan ediyorum?” Çiftçi, şafakta tarlasında umutsuz: “Üretiyorum, ama maliyetimi bile karşılayamıyorum. Ülkemde üretmek cezalandırılıyor.” Emekli, çay parasını denkleştirirken titriyor: “30 yıl çalıştım, şimdi kirayı mı, ilacı mı ödeyeyim?” Gençler ise umutsuz: “Bu ülkede hayal kurmak yasak. Kalsak yaşamak zor, gitsek dönmek zor.”

Bu sözler bireysel yakınmalar değil, bir milletin içten içe büyüyen isyanıdır.

Bir Milletin Feryadı

Bu ülke, bir zamanlar alın terinin karşılığını aldığı, çalışanın başını dik tuttuğu bir yerdi. Şimdi ise:

  • Çiftçi kaybediyor.

  • Emekli yoksullaşıyor.

  • Esnaf kepenk kapatıyor.

  • Gençler umutsuz.

  • Kadınlar hayatta kalmak için mücadele ediyor.

  • Çocuklar yoksulluğa doğuyor.

Artan vergiler halkı eziyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları maaşları yutuyor. Temel ihtiyaçlar lüks oldu. Kırmızı et çocuklar için kitaplarda kaldı, mazot çiftçiye hayal, ev sahibi olmak orta sınıfın bile rüyası değil. Halk geçim derdindeyken, birileri saraylarda, şatafatlı sofralarda, israf içinde yaşıyor. Kimileri beş maaş alırken, kimileri ay sonunda ekmek alamıyor.

İYİ Parti’nin Sözü

Biz İYİ Parti olarak bu çığlığı sadece duymuyor, onun ta kendisi oluyoruz. Halkın feryadı, bizim yol haritamızdır. Bu gerçekleri görmezden gelenler, milletin vicdanında mahkûm olacak. Biz, halk için çalışan, halkla yürüyen bir siyaset anlayışıyla geliyoruz.

Yalnız değilsiniz. Unutulmadınız. Terk edilmediniz.

Bu ülke sahipsiz değil, bu millet çaresiz değil. Karanlık bitecek, güneş yeniden doğacak. İYİ Parti olarak söz veriyoruz:

  • Emeklilere insanca yaşam,

  • Gençlere umutlu gelecek,

  • Çiftçilere alın terinin hakkı,

  • Kadınlara özgürlük ve eşitlik,

  • Tüm Türkiye’ye adaletli bir düzen.

Afyon’un sesi Türkiye’yi saracak. Biz bu sesin arkasında değil, ta kendisiyiz!

Türkiye’nin Susturulan Sesleri

1. İşsizler

Hükümetin istihdam vaatleri kâğıt üzerinde kaldı. Milyonlarca insan, özellikle genç mezunlar, işsizliğe mahkûm. Seslerini yükseltenler “sabredin” denilerek susturuluyor ya da fişleniyor. Hükümet, işsizleri “tembel” diye yaftalayarak kendi başarısızlığını örtüyor. Torpil düzeni liyakati eziyor, bir nesil umutsuzluğa sürükleniyor.

2. Ev Hanımları

Ev ekonomisini ayakta tutan kadınlar, artan gıda ve barınma maliyetleri altında eziliyor. Pazarda fiyat sormaktan korkar hale geldiler. Yıllarca süren emekleri, “evde geçen hizmet süresi” tanınmayarak yok sayılıyor. Seslerini yükselttiklerinde “aile mahremiyeti” bahanesiyle susturuluyorlar. Sosyal güvence olmadan bağımlılığa mahkûm edilen kadınlar, ekonomik özgürlükten yoksun.

3. Öğretim Üyeleri

Üniversiteler, iktidarın ideolojik baskısı altında özerkliğini kaybetti. Akademisyenler düşük maaşlarla geçim savaşı verirken, eleştirel düşünce “terör” yaftasıyla cezalandırılıyor. Liyakatsiz atamalar ve fon kesintileri bilimi durdurdu. Üniversiteler propaganda merkezi haline geldi. Özgür düşünce susturuldukça, Türkiye bilim değil baskı ülkesi oluyor.

4. Öğretmenler

3600 ek gösterge vaadi tutulmadı, maaşlar enflasyon karşısında eriyor. Öğretmenlerin meslek itibarı zedeleniyor. Atama bekleyenler torpil engeline takılıyor, sendikal haklar tehdit ediliyor. Öğretmenler ders anlatmanın ötesinde memur gibi görülüyor, ses çıkaranlar “devlete başkaldırı” ile suçlanıyor. Öğretmene değer vermeyen sistem, çocuklara umut sunamaz.

5. Nakliyeciler

Mazot, yedek parça ve otoyol ücretleri taşımacılık sektörünü bitiriyor. Nakliyeciler, 16-18 saat direksiyon başında çalışsa da geçinemiyor. Sorunlarını dile getirenler “ekonomiyi kötü gösteriyorsunuz” diye tehdit ediliyor. Borçlar ve sağlık sigortası yükü altında ezilen nakliyeciler, yalnız bırakılmış. Lojistik çökerse, üretim zinciri de çöker.

6. Şoförler

İnsani olmayan çalışma saatleri ve kötü yol koşulları şoförleri ölümle burun buruna getiriyor. Kazalar “şoför hatası” diye geçiştiriliyor, oysa suç sömürü düzeninde. Düşük maaşlar, sağlık sorunları ve sosyal güvencesizlik şoförleri tüketiyor. Hükümet, onları makine gibi görüyor, insan olarak değil.

7. Engelliler

Erişilebilirlik projeleri sadece reklamlarda var. Rampalar göstermelik, iş kotaları kağıt üzerinde. Engelliler, hak değil sadaka muamelesi görüyor. Sosyal yardımlar enflasyonla eridi, temel ihtiyaçları karşılamıyor. Engelliler, ayrımcı politikalar ve fırsat eşitsizliğiyle mücadele ediyor. Asıl engel, devletin duyarsızlığı.

8. Dul ve Yetimler

Dul ve yetimler, açlık sınırının altındaki maaşlarla yaşamaya mahkûm. Yakınlarının kaybıyla yoksulluk miras kalıyor. Taleplerini dile getirenler “devleti karalıyorsunuz” diye susturuluyor. Psikolojik ve sağlık destekleri kağıt üzerinde, gerçekte ulaşılmaz. Sosyal devlet, en kırılgan kesimlerini unutmuş durumda.

9. Şehit Yakınları

“Vatan size minnettar” sözü, boş bir teselli. Atama ve konut vaatleri unutuldu. Şehit yakınları propaganda malzemesi yapılıyor, ama ihtiyaçları görmezden geliniyor. Psikolojik destek yok, sosyal haklar engelleniyor. Devlet, onlara her gün sahip çıkmalı, sadece törenlerde değil.

10. Muhalif Siyasetçiler

İktidar, demokratik rekabeti bastırıyor. Muhalifler, yargı sopası ve medya ambargosuyla sindiriliyor. Meclis’te söz hakları kesiliyor, “hain” yaftasıyla susturuluyorlar. Ama halkın temsilcileri susmaz. Demokrasi, muhalefetin varlığıyla anlam kazanır.

11. Gazeteciler

Basın özgürlüğü yok edildi. Eleştirel gazeteciler davalar, cezalar ve hapisle susturuluyor. Basın kartları keyfi iptal ediliyor, medya tek sesli bir propaganda aracı oldu. Gerçekleri yazanlar tehdit ediliyor. Bu, sadece gazeteciliğin değil, halkın bilgi hakkının gaspıdır.

12. Öğrenciler

KYK borçları gençlerin sırtında yük, yurt ve kira krizi çaresiz bırakıyor. Kampüslerde polis baskısıyla susturuluyorlar. Eğitim, eşitlik değil ayrıcalık oldu. Gençlerin talepleri “ayak takımı” muamelesi görüyor. Bu sistem, geleceği karartıyor.

13. Emekliler

Emekli maaşları açlık sınırının altında, bayram ikramiyeleri göz boyama. Protestolar polis bariyerleriyle engelleniyor. Sağlık giderleri artıyor, emekliler ikinci iş arıyor. Emeklilik, dinlenme değil, hayatta kalma savaşı oldu. Bu, milyonlara reva görülen bir ayıp.

14. İşçiler

Asgari ücret enflasyonla eriyor, grev hakkı “güvenlik” bahanesiyle engelleniyor. Sendikalaşmak işten atılma sebebi. İş cinayetleri cezasız, önlemler yetersiz. İktidar, sermayeden yana; işçiler düşman görülüyor. Adalet değil, sömürü büyüyor.

15. Çiftçiler

Mazot, gübre ve tohum fiyatları çiftçiyi bitiriyor. Desteklemeler geç veya eksik. Köy dernekleri susturuluyor, tarımsal sigorta yetersiz. Küçük çiftçi yok sayılıyor, gıda güvenliği tehdit altında. Çiftçi susturuldukça köyler boşalıyor, üretim azalıyor.

16. Esnaf

Kira ve faturalar esnafın kazancını yutuyor. Borç batağındaki esnaf, nefes kredisi için kuyruklarda. Sesini çıkaranlar denetimlerle yıldırılıyor. Sağlık primleri ödenemez halde. Esnaf, ekonominin omurgasıyken, iktidar tarafından terk edildi.

17. Sanayiciler

Yanlış politikalar, enerji zamları ve kur dalgalanmaları sanayiyi eritiyor. Krediler sadece yandaşlara, bağımsız sanayiciler dışlanıyor. Nitelikli iş gücü yurtdışına kaçıyor. İktidar, gerçeklerle yüzleşmek yerine propaganda yapıyor, sanayinin geleceğini karartıyor.

18. Memurlar

3600 ek gösterge vaadi tutulmadı, liyakat ezildi. Maaşlar eriyor, sendikalar baskı altında. Toplu sözleşmeler dayatmayla imzalanıyor. Memurlar ekonomik ve itibar kaybına uğruyor. Bu, kamu hizmetlerini ve devletin işleyişini zedeliyor.

19. Hayvan Yetiştiricileri

Yem ve veteriner maliyetleri küçük üreticileri bitiriyor. Hükümet, onları fiyat artışlarıyla suçlayarak sorunları örtbas ediyor. Salgın destekleri yetersiz, sağlık hizmetleri kırsalda yok. Hayvancılık çökerse, gıda güvenliği ve kırsal yaşam da çöker.

20. Sendikacılar

Toplu pazarlık hakkı tanınmıyor, grevler engelleniyor. Sendika liderleri fişleniyor, baskıyla sindiriliyor. Emekçilerin hak talepleri öteleniyor. İktidar, sendikaları etkisizleştirerek sermayeyi koruyor. Bu, sosyal barışı ve adaleti tehdit ediyor.

İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı olarak, toplumun her kesiminden yükselen feryadı duyuyoruz. Hükümetin ekonomik başarısızlığı, sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar ve hak gaspları gizlenemez. Baskılara boyun eğmeyeceğiz. Milletimizin hakkını savunmaya devam edeceğiz.

Değişim zamanı geldi. Adalet, eşitlik ve fırsatlarla dolu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Afyon’un sesi, Türkiye’nin umudu olacak!

Afyon HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afyonunsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.