Bu Çocuklar Bizim Evlatlarımız
Gerçekleştirilen basın toplantısında, Afyonkarahisar Zafer Partisi il başkan yardımcılarından İsa Karahan’ın gündeme taşıdığı konular şehirde dikkatle karşılandı. Açıklamada çocukların zorla dilendirilmesinden alkollü mekan tartışmalarına, engellilerin şehir yaşamındaki zorluklarından memur ve emekli maaş zamlarına kadar birçok konuya değinildi.
Çocukların Dilendirilmesi: “Bu Çocuklar Bizim Evlatlarımız”
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde il başkan yardımcılarımızdan İsa KARAHAN Afyonkarahisar'ın kanayan yaralarından birisi olan çocukların bir amaç uğruna birileri tarafından dilendirilmesi hususuna parmak basan bir videolu basın açıklaması yaptı. Fakat bu duruma ilgili hiçbir merciden cevap gelmedi. Yapılan asayiş toplantılarında övünerek şu kadar kişi yakaladık demekle bu sorunlar bitiyor mu sanıyorsunuz. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bizler bir siyasi partinin il yöneticileri olmanın dışında bu vatanın evlatlarıyız ve bu vatanın çocuklarını korumakla yükümlüyüz. Belli ki burada bir çeteleşme ve çocukların zorla dilendirilmesi söz konusu. Yetkili merciler lütfen başınızı ellerinizin arasına alın ve biz ne yapıyoruz diye düşünün. Bu çocuklar sizlerin çocukları değil diye görmezden gelmeyin. Gelin Afyon ittifakını bu çocuklar için kuralım ve bu çocukları o ahlaksız insanların elinden kurtaralım. Ülkeye hizmet edecek birer bireyler halin getirelim
Alkollü Mekan Tartışması: “Kararı Halk Versin”
Turgay bey nereden çevireceğini şaşırıp ter dökmüş cevaplarken. Geçmişte yaptığımız yanlışları söylemeyin demiş neredeyse. Alkollü mekanı neden istemiyorsunuz diye sorulunca işte taşkınlık çıkar halk içmeyenleri rahatsız eder kötü işler olur laf atma olur rahat rahat yürüyemeyiz sokaklarda gibi cevaplar alıyoruz. Alkole geri döneceğim fakat bu sorunları yaşatan bir durum daha var. Sığınmacı ve kaçaklar. Alkolde verilen sebeplerin aynısı bunlarda da var. Sığınmacı ve kaçakların olduğu yoldan yürümeye ben de korkuyorum onların olduğu parktan geçmekten ben de korkuyorum. Buradan iki şeye bağlayacağım. Birincisi alkol içmemek bizi bu gibi sapkınlıklardan kurtarmaz. İkincisi, madem saydığınız sorunlar bu, aynı sorunları yaratan diğer etkenlerden de kurtulun o zaman. Sığınmacı ve kaçaklar sorununu nasıl çözeceğiz? Çok değil daha geçen sene sandıklıda bir emekçi boğazından kesilerek sözde din kardeşimiz tarafından öldürüldü. Sarhoş muydu? Hayır. Ama yine de aynı sorunu yarattı. Alkollü mekan olsun olmasın konusuna gelirsek, bu halkın takdiri. Yöneticiler halkın taleplerini yerine getirmekle yükümlüdür. Halk eğer istiyorsa yapılır, halk eğer istemiyorsa yapılmaz. Kimse "ben istemiyorum" "ikimiz istemiyor" "bu parti istemiyor" gibi saçma sapan şeyler söylemesin. Halka hizmet edecekseniz sadece kendi seçmeninize değil herkese hitap edin. Aynı durum, istenmemesi gibi bir sonuç çıkarsa da yapmaya dayatanlara da geçerli olur. Halka sorun, gerekirse belediye veya valilik denetiminde yerel bir seçim yapalım eğer isteniyorsa ve bu ihtiyaçsa değerlendirelim. Benim düşüncem, Özdilek tarafına böyle bir yer yapılması hem turistlik hem de ekonomik olarak fayda sağlayacağı kanısındadır. Kaldı ki geçenlerde bir basın emekçimizin de değindiği üzere Tuz Pazarı ve Uzun Çarşı bölgesi 2019 senesinde yani Afyonkarahisar'ı AKP yönetirken içkili alan olarak belirlenmiş. Kendi yaptıklarına ters düştükleri gibi şu an yalnızca muhalefet etmek için muhalefet ediyorlar. Herhangi bir çözüm arayışında değiller. Zaten muhalefetin ne olduğunu bilmediklerinden sadece aksini söyleyelim ve polemik yaratalım derdindeler.
Engelli Vatandaşların Sorunları Göz Ardı Edilmemeli
Geçtiğimiz günlerde belediye engelli vatandaşlarımıza akülü araç dağıtım etkinliği gerçekleşti. Bu etkinlikte bir engelli vatandaşımız kaldırımları gereğince kullanmadıklarını, bu araçları kullanacak rampaları olmadığını ve engelli tuvaletleri bulunmadığını dert yanmakta. Burada belediyenin işi öncelikle engelliler için huzurlu ve rahat bir şehir ortamı oluşturmaktır. Bu rahat ve huzurlu şehir ortamını yalnızca ana arterlerde değil şehrin her sokağında oluşturmalıyız. Fakat bunlar oluşturulduktan sonra iş belediye ile de bitmiyor. Bakın her tarafta kaldırımlara araçlar park ediliyor. Engelli vatandaşlarımız bu araçların olduğu yerden rampalar olsa dahi yürüyemiyorlar. Bu hususun düzeltilmesi de asayişin elinde olan bir durum. Gerekli cezaların yazıldığı bir yerde kimse 5 dakika dahi olsa ne engelli bireylerin yollarını ne de bu halkın kaldırımlarını işgal edemez. Unutmayın ki bu toplumun her bireyi birer engelli adayıdır.
Memur ve Emekli Zamları: “Lütuf Değil, Zorunluluk”
Dün memur ve emekli maaşlarına zam oranları iktidar tarafından bir lütufmuşçasına açıklandı. Memura verilen zam %15,56 olurken emekliye verilen zam ise %16,67'de kaldı. Buna karşılık Haziran ayı kira artış oranı %43,23. Bakın 20.000 TL kirası olan bir evde oturan ve 50.000 TL maaş alan bir memurun Mayıs ayında maaş-kira oranı %40 iken bu oran Haziran ayında bu oran artık neredeyse %50 civarına varmış durumda olacak. Yani iktidar mensupları bu zamları bir lütuf gibi bize sunarken bazı ekonomik gerçekleri akıllarından çıkarıyorlar. Ekonomi bir bilimdir. Öyle nas ekonomisi, gözlerimden ışık saçıyorum ekonomisi ile yürütülecek iş değildir. Sizler önce enflasyonu bitireceksiniz ki sonrasında yaptığınız zammın bir anlamı olsun. Bu yaptığınız zamlar market ve pazar fiyatlarına zaten fazlasıyla yansıyor. Kaldı ki asgari ücrete yapılan zam ne kadar? %0. Halkın cebi de gönlü de asgari ücrete verilen %0'lık zamlar ve buna rağmen artan fiyatlarla sağlanıyor belli ki. Toplantı, basın mensuplarının sorularıyla devam etti ve “Toplumsal sorumluluk” vurgusuyla sona erdi.