AKÜ, Filistin’e Destek Yürüyüşünün Üçüncü Gününde de Vicdan Nöbetine Devam Ediyor
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) akademik ve idari personeli ile öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve Küresel Sumud Filosu’na destek vermek amacıyla eğitim-öğretim yılının üçüncü gününde de yürüyüşlerine devam etti.
“Filistin’e destek sloganları eşliğinde varılan Barış Manço Şölen Alanında; Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Eray Eğmir moderatörlüğünde Dr. Teysir Süleyman ile söyleşi gerçekleştirildi.
“Filistin Bizimdir”
Dr. Teysir Süleyman konuşmasında, Filistin meselesinin sadece bir halk ya da din davası olmadığını; tüm insanlığın ortak bir davası olarak görüldüğünü belirtti. Filistinlilerin yıllardır Filistin’in bütünlüğünü savunduklarını ve “Filistin bizimdir” diye haykırdıklarını vurgulayan Süleyman, Filistin davasına sadece Müslümanların değil, bölgede yaşayan Hristiyanların ve özgür olmak isteyen herkesin dâhil olduğunu kaydetti. Süleyman, cümlelerine şu sözlerle devam etti:
“30 sene önce gazetecilik 1. sınıftayken genç olmamız nedeniyle duygularımız çabuk kabarıyordu. Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs’ü savunduğumuzda insanlar bizi ciddiye almayıp gülüyordu. Bize, ‘İsrail’in yanında nükleer ve son derece etkili silahlar var; Amerika onlara destek veriyor, sizin elinizde hiçbir şey olmadan onlara nasıl karşı duracaksınız?’ diye soruyorlardı. Buna rağmen durmadık. 40 genç bir araya gelerek 40 kişiyi zamanla binlere ulaştırdık. Herkes bize aynı şeyi söylüyordu, ‘Siz ne yapabilirsiniz?’ Biz de onlara, ‘Düşmana karşı durursanız siz kazanırsınız,’ diyorduk. ‘Karşısında durup istediğini sana vermeyeceğim, istediğimi senden alacağım dersen, karşı taraf senin iradeni gördüğü için senden istediğini alamaz.’ Hapishaneye düştüğümüzde ise irademizi kırmak için ailelerimize, babalarımıza, dedelerimize ve hastalara acı çektirerek baskı uyguluyorlardı.”
“İsrail’in vasfı her şeyi yakıp yıkmak”
7 Ekim’den sonra yaşananlara rağmen kendi değerleri uğruna aynı tutumu yeniden sergileyeceklerini ifade eden Süleyman, “7 Ekim’den önce Filistin davasında insanlar küçük ve önemsiz meseleleri tartışıyordu; ancak 7 Ekim’le birlikte tüm dünya Filistin davasının varlığını gördü ve dava yeniden ayağa kalktı. Bu süreçten sonra Filistin, büyük devletler tarafından da tanınan, sınırları belirli bir devlet konumuna ulaştı” dedi. Süleyman, “62 bin kayıptan sonra Gazze halkı bunu kaldırabilir mi diye soruluyor. Evet, kaldırabilir. Çanakkale ve Malazgirt’te olduğu gibi mukaddesatınız için savaşırsanız buna tahammül edebilir ve bunu kaldırabilirsiniz. İsrail bunu sadece 7 Ekim’den sonra yapmadı; İsrail’in vasfı her şeyi yakıp yıkmak. Biz halkımızı savunmaktan hiçbir zaman geri durmayacağız. İsrail savaşın başladığı anda birkaç haftada savaşı bitireceklerini açıklamıştı. Ancak biz şu an üçüncü senenin başlarındayız. Biz bütün âlemden ‘Evet, bu Filistinlilerin hakkıdır, hakları onlara verilsin’ demelerini istiyoruz. İsrail’e destek veren ne kadar ürün, fabrika varsa bunların boykot edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
“Bu yolda şehit olsak bile savaşacağız”
Yahya Sinvar gibi büyük önderlerle aynı hapishanede yer aldıklarını kaydeden Süleyman, düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:
“Onların tek hedefi, Filistin’i İsrail işgalinden kurtarmak ve özgürlüğüne kavuşturarak tüm insanlara açık hale getirmektir. Biz halkımızı savunmaya devam edeceğiz. Senelerce savaştık, senelerce de savaşmaya devam edeceğiz. Filistin’de tüm gruplarla birlikte mücadeleyi sürdürüyor, onlara destek veriyoruz. Savaş sona erdiğinde ‘keşke yardım etseydik’ dememek için bugün maddi ve manevi destek vermeliyiz. Biz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Filistin’de yalnızca Müslümanları değil, Hristiyanları da savunmaktan geri durmayacağız. Hür olmak isteyen herkes için, bu yolda şehit olsak bile savaşacağız. Çocuklar, İsrail’in yiyeceklerini ve sularını kestiği için ölüyor. Su kaynakları, evler, çadırlar vuruluyor. İnsanlar kuşatma altında bombalanıyor. Ama biz kazanacağız ve İsrail’de savaşan her bir askerden hesap soracağız”
“Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz”
Kendisinin de 19 yıl hapis yattığını ve çıktığında mücadeleye devam ettiğini vurgulayan Süleyman, “Hapse girme sebebimiz, onların askerlerini etkisiz hale getirmemiz ve istihbaratlarını durdurmamızdı. Çünkü kardeşlerimizi ve kadınlarımızı öldürüyorlardı. Onlara ‘Bunu durdurun, yoksa misilleme yapacağız’ dedik, ama durmadılar. Biz de operasyonlara başladık. Yine karşılık vereceğiz; insanlar da, âlem de onlara karşı duracak. Özgürlük için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Filistin’e Destek Yürüyüşü, 26 Eylül 2025 Cuma gününe kadar devam edecek.